Ekim 30, 2025
Esma-ül Hüsna

El-Vâsi Esması Anlamı (C.C.)

El-Vâsi Anlamı

El-Vâsi

İkrâmlarının bolluğu ve nimetlerinin çokluğu nedeniyle “geniş” olandır. Onun bağışlarının
çokluğu sayılamaz, ilmi, rahmeti, kudreti, afv ve mağfireti geniş ve sonsuz olan, nimetlerinin sayısı zikre hesaba sığmaz.

El-Vâsi

Mutlak ve hakiki Vasi olanilmi, rahmeti, kudreti, afv ve mağfireti geniş ve sonsuz olan Allah.

El Vasi ismi Arapça’da “genişlik, imkân, zenginlik, takat, kudret” gibi anlamlara gelen ve bu ismin kökünü teşkil eden “vüs-sea” kökü, Kurân-ı Kerîm’de daha çok Allah’ın ilim, rahmet, mağfiret ve kudretinin genişliğini vurgulayan içeriklerde kullanılmıştır

El-Vâsi Esması Anlamı

Allah’ın 99 ismi Esmaül Hüsna isimlerinden, nimeti bol olan, İlmi, rahmeti, kudreti, af ve mağfireti geniş ve sonsuz olan, sonsuz genişlik ve tahammül sahibi; ilim ve ihsanı her şeyi içine alan anlamlarına gelir.

Günlük okumalarda 5 vakit namazların arkasından 11 Fatiha suresini okuyup, ardından 137  kere “Ya Vasi celle celalühü” ismi şerifini okumaya devam eden kişinin, Allah rızkını artırır, ahlakını güzelleştirir, hiç bir zaman sıkıntıda bırakmaz. Ummadığı nimetlere kavuşur, duaları kabul olur.

El-Vâsi esmasınn zikir adedi ve ebced değeri 137 adettir Zikir Günü Pazartesi dir.

Pazartesi günü “EL-VASİ celle celalühü ” diye 137 defa zikreden ve zikretmeye devam eden kimseler  ne isterse isteğine ve dileğine kavuşur. Üzerinde gam, kasavet ve keder ağırlığı kalkar, rahata kavuşur,huzur ve mutluluk kazanır.

Arapça Yazılışı 

El-Vâsi: الواسع

Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan.

Ebced değeri ve zikir sayısı ; 137
Zikir günü ; Pazartesi

Ayrıca her gün 137 kere zikreden, haset, fesat ve huzursuzluklardan huzur ve rahata kavuşur, geniş rızık elde eder.

El-Vâsi İsminin Anlamları

  • Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan.
  • Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan demektir. Yarattıklarına maddî ve manevî genişlik verendir. Lutfu bol olan demektir.
  • İlim ve insanı her şeyi içine alan.
  • Rahmet ve kudret sahibi, ilmi ile her şeyi ihata eden.
  • Yarattıklarına maddi ve manevi genişlik verendir (el-Bakara, 2/247).

Özellikleri, Fazileti ve Faydaları:

Sağlıklı, uzun bir ömür için “Ya-Vasi” zikrine devam edilmelidir.

Her gün 137 defa “Ya-Vasi” ism-i şerifini zikreden, haset, fesat ve huzursuzluktan huzur ve rahata kavuşur, geniş rızık elde eder.

“Ya-Vasi” ism-i şerifini vird edinen kimsenin üzerindeki gam, kasavet ve keder ağırlığı  kalkar. Rahata kavuşur, huzur ve mutluluk kazanır.

Her gün 18769 kere “Ya Vâsi celle celâlühû” zikrine devam eden ummadığı nimetlere kavuşur. Her duası kabul olunur.

Her gün “Ya Vâsi celle celâlühû” ism-i şerifini okumaya devam edenin rızkı bol olur ve zenginleşir.

5 vakit namazdan sonra 11 kere “Fatiha suresini” ardından da 137 kere “Ya Vâsi celle celâlühû” ism-i şerifini okumaya devam edenin rızkı artar, ahlakı güzelleşir, hiçbir zaman sıkıntıya düşmez.

“Sizin ilâhınız, ancak kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayan Allah’tır. Onun ilmi her şeyi kuşatmıştır.” (Tâ-Hâ sûresi , 98)

“Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, yedi başak veren ve her başakta yüz dâne bulunan tohuma benzer, Allah dilediğine kat kat verir: zira Allah, Vasi’dir, Âlîm’dir.” (Bakara – 261)

Kaynakça 1 (*) (Sadreddin-Konevi Esma-ül Hüsna Şerhi)

el-Vasi, ikrâmlarının bolluğu ve nimetlerinin çokluğu nedeniyle “geniş” olandır. Onun bağışlarının
çokluğu sayılamaz, nimetlerinin sayısı zikre hesaba sığmaz.
***

***
Bilinmelidir ki:
Bu ismin genel hükümlerinden birisi, bağışların yaygınlığıdır, bunların ilki ise, varlık kisvesidir.
Bunun ardından ise, mevcudun bekâsı ve maslahatının bağlı olduğu şey verilmesi gelir; mevcut bu
şey ile mesrur olabileceği gibi, kötülüğe de maruz kalabilir, bununla beraber sürur, talep edilen
şeydir. Fakat bazen kendi başına gelebileceği gibi, bazen de kulu üzdükten sonra gelebilir. Bu
üzmenin nedeni, terkip mizacı, ve mahallin arazları kabul edişidir.
Çünkü arazlar ve vakalar, varlık ve hakikatleri açısından tek hükümlüdür; a’yânda bunların eserleri,
şahısların mizaçlarının farklılığına göre farklılaşır.
Buna örnek olarak, tat alma duyusuna safranın galip geldiği kimseyi verebiliriz. Bu kişi, balı acı
hisseder. Şâyet bu kişi, “bal acıdır” derse, kendi zevkine ve bilgisine göre doğru; buna karşın acılığı
bala izâfe ederken de yanlış söylemiş olur.
***
Nice mizaçlar vardır ki, bir şey ile lezzetlenirler, başka mizaçlar ise o şey ile elem duyarlar;
halbuki her iki durumda da o şey, birdir, hükmü mahallerde, onların mizaç, özellik ve kâbiliyetlerine
göre farklılaşmıştır. Buna göre Haktan olan şey, sadece hayırdır; lezzet ve elem ise, kâbiliyetlere
göre, şahsa göre değişir.
Tek bir şahıs, bizzât faydalı bir şeyden zarar görebilir, nitekim sıcaklık ve soğukluktan da eza
görebilir, biz biliyoruz ki, sıcaklık ve soğukluk mevsimlerin yaratıkları rızıklandırmasını temin eden
sebeplerdendir. Böylece şahıs, gelecekte faydalı olacak bir şeyden şimdiki zamanda eza görür. Bu
durumda zarar, faydanın ta kendisidir. Fakat insanların geneli bunu bilmezler, bunun nedeni el-Vasi’in
katında perde ve örtülerin fazlalığıdır. Çünkü Hak, mağfireti geniş olandır, mağfiret ise, örtüdür.
Böylelikle, rahmet umûmî olduğu gibi, örtüler de umûmî olmuştur.
Sadece varlık ile örtünülür; aynı zamanda varlık, zuhûr ve izhâr edicidir; böylelikle o, zuhûr edilen
şey ile örtülmüştür.

Kaynakça 2 (*) (İbn Arabi / Allah’ın İsimlerinin Sırları, Manalarının Keşfi)

Taalluk:
Allah’ın rahmetine sınırlı bir şekilde ulaşmak ve evrendeki her şeyin sana açılmasını istemek için bu isme muhtaçsın. Rahmet-i İlahiyye’deki sınırlandır¬
ma, bize yönelik olup, Allah’ın bu sıfatıyla bağlantılı değildir. Ancak insanın, Allah’ın teşvik ettiği bütün boyutlara yönelmesi gerekir. Zira O şöyle buyurmaktadır:
“Bize bu dünyada da, ahirette de bir iyilik ya/’ (7:156) Âyette yer alan ve müttakileri kapsayan bu iyilik nedeniyle ben, müttakilerden olmayı çok arzuladım.

Tahakkuk:
Vâsi’, her şeyi kapsayan, kuşatan demektir. Başkalarının onu içine alması anlamında değildir.

Tahalluk:
Kul, Allah’ın “Ben yere göğe sığmadım ancak mü’minin kalbinde yer aldım’’ kutsi hadisinde buyurduğu alan doğrultusunda, bu isimle tahalluk etmiş olur.
Ebu Yezid (r.a.) “Arş, sayılamayacak kadar boyut ve buuda sahip olsaydı bile, ârif kulun kalbi bunu kuşatabilecek bir mahiyette olurdu” demiştir. Bu ismin gereği olarak bir kul, bütün bela ve sıkıntılara katlanır ve gerçekleşen her olay ve oluşumda Allah’a yönelik bir bağlantı kurar