El Mubdî Esmasının Anlamı
Amellerdeki niyetin ihlâslı olması ve Allah’a yakınlaştırıcı bir nitelikte bulunması için bu isme ihtiyaç duyulur.
Mahlukatı maddesiz, örneksiz olarak ilk baştan yaratan, eşyayı yoktan ilk defa var eden, yaratan, Kainatı hiç yoktan, örneksiz, benzersiz yaratan demektir.
El-Muhsî Arapça Yazılışı :
El-Mübdi’ : المبدىء
Ya Mübdi : يَا مُبْدِىُٔ
El-Mübdi Ne Demek?
Bütün varlıkları ilk yaratan, her şeyi yokken yaratan, var eden Allah’tan başka yaratıcı yoktur. Tüm varlıkları benzerleri mevcut olmadığı halde yoktan var eden anlamına gelir.
El-Mübdi esmasının ebced değeri, zikir sayısı:
Ebced değeri ve zikir sayısı ; 56
Zikir günü ; Perşembe
Zikir saati ; Müşteri (Sabah güneş doğarken ve ikindi sonrası. Gece okumalarında tam gece yarısı)
El-Mübdi isminin Sırları
Hasta olan bir kişi bu Ya Mübdi ism-i şerifini 120 kere okumaya devam ederse , Allah’ü Teala’nın izniyle hastalığı günden güne geçmeye başlayarak son bulacaktır.
Yaşamasından ümit kesilecek şekilde ileri derecede hasta olan birinin iyileşmesi için, Ya Mübdi ism-i şerifini her gün 13,000 (on üç bin ) kere okunmak üzere toplam 7 gün o hastanın şifası niyetiyle okunursa, Allah’u Teala’nın izniyle o hasta en kısa zamanda sağlığına kavuşur.
Esma-i İdrisiyyeden olan İsm-i Şerif
“YA MÜBDİE’L BERAYA VE MUİDE HA BA’DE FENAİHA Bİ KUDRETİHİ YA MÜBDİU”
El-Mübdi Özellikleri, Fazileti ve Faydaları:
5 vakit namazdan sonra 57 kere “Ya Mübdi celle celâlühû” zikrine devam eden maddi ilimlerde ve fen ilimlerinde başarılı olur.
Her gün 181 defa “Yâ Mübdî, Yâ Mü’id celle celalühû” esmasının zikrine devam edenin her hayırlı muradı Allah’ın izni ile olur.
Bir işe başlarken başarılı olmak isteyen kimse işe başlarken 56 defa “Ya Mübdi” ismini okur.
Her işte muvaffak olmak isteyen kimse her gün 57 defa “Ya Mübdi” ismini okur.
Her işinde “Ya Mübdi” ism-i şerifi okuyarak başlayan kimse o işte başarıya ulaşır.

Bir işte kararsız olan, bir işe karar vermekte güçlük çeken kimse “Ya Mübdi” esmasını 1000 defa okursa karar verme gücü kazanır.
“Ya Mübdi” ism-i şerifi evin dört tarafına yedi gün boyunca her gün 70’er defa okunursa kaybolan eşya, salimen eve döner.
El-Mübdiü, el-Müidü” isimlerini birlikte okumaya devam edenler, hafızaları kuvvetlenir, unuttuğunu hatırlama gücü kazanırlar ve bazı gizli şeylerin esrarına vakıf olurlar.
“Ya Mübdi” ismini zikreden kimse hikmet sahibi olur, hikmetli konuşur. Gizli olan işlerden ve olaylardan haberdar olur.
Hikmet sahibi olmak isteyen ve hikmetli söz sahibi olmak isteyen kimse “Ya Mübdi” esmasını her gün vird edinip okumalıdır.
Hamile olup düşük ihtimali olan hamile bayanlar eşleriyle beraber 99 “Ya Mübdi celle celâlühû”
Hamile bayanların çocuğunu düşürme endişesi duyuyorlarsa, sağ elini karnının üzerine koyup, “Ya Mübdi” ism-i şerifini 99 defa okursa, Allah Teala suhulet ihsan eder.
Göremediği sevdiği bir kimseyi rüyasında görebilmek için yatarken uyumadan önce 57 kere “Ya Mübdi” esmasını okumalıdır.
“Ya Mübdi” esmasının zikriyle meşgul olan kimse Allah’ın izniyle her istediğini rüyasında görür.
“Ya Mübdi” ism-i şerifi aynı zamanda gönül tesiri yani etkileme, yönlendirme içinde önemlidir.
Birbirini sevip de açılamayan, ilgisi olduğunu hissettiği kişiden bir türlü teklif ve yaklaşım alamayan kimse her gün 570 defa “Yâ Mübdiü celle celalühü” esmasını okumaya devam ederse, Allah’ın izni ile ve hakkında hayırlı ise beklediği kişiden sevgi ve muhabbet görür.
Kaynakça 1 (*) (Sadreddin-Konevi Esma-ül Hüsna Şerhi)

Taalluk:
Amellerdeki niyetin ihlâslı olması ve Allah’a yakınlaştırıcı bir nitelikte bulunması için bu isme ihtiyaç duyulur.
Tahakkuk:
Mahlûkatın Allah’ın ilminden, varlıklarının şekillendiği bir boyuta çıkması,
ibda’ demektir. Varlık sahasına çıkışının başlangıç noktası, görünürde ve dışa
yansımayarak kendi zâtında kalabilir. Burada iki büyük grubun arasında (Ehl-i
Tasavvuf/Mu tezile ve Ehl-i Sünnet Kelamcıları) bir ihtilaf ortaya çıkmaktadır. O
ise, varlıklar yoklukta (adem) iken, zâtları itibarıyla mevcut mudur (ayan-ı sabi¬
te) yoksa değil midir?” sorusudur66. Her iki grubun tartıştığı konu, varlıkların or¬
taya çıkışının başlangıcıdır.
Bu isim Kur’ân’da bir kez zikredilmiştir.
Çoğulu A’yan-ı sabite olan terim, eşyanın varlık sahasına gelmeden. İlahi ilimdeki halidir.
A’yan-ı sabite’nin dış âlemde (şehadet âlemi) bir varlığı, hakikati söz konusu olmayıp, Al¬
lah’ın ilmindeki oluş halidir. Bu durumda A’yan-ı sabite, yok demektir ki bunu mümkün
de denir. Müellifimize göre de mümkün, yok demektir. Mu’tezile’ye göre A’yan-ı sabite,
yok hükmündedir. Ancak yok, aynı zamanda bir “şey”dir. Bu fikir, tasavvuf erbabının
“A’yan-ı sabite, ilm-i ilahi’de olup, yoktur” düşüncesinin temelini oluşturmuştur. Ehl-i
Sünnet âlimlerine göre ise, eşyanın bir hakikati vardır. Onlar bunu “Eşyanın hakikati sa¬
bittir” şeklinde formüUeştirmişlerdir.
Ma’dum terimi, yokluk anlamındadır. Mu’tezile ma’dumu “Varlığı olmayan malum” şeklinde
tarif etmiştir. Ehl-i sünnet, ma’dumu “Hiç bir şey değil” (leyse bi-şey) şeklinde açıklamıştır.


