El-Hakîm Anlamı
EL-HAKÎM
Hüküm ve Hikmet sahibi olan, her işi, emri ve yasağı yerli yerinde olan, hikmetli, her şeyi yerli yerinde hikmetle yapan.
El-Hakim Anlamı
Cenab-ı Hakk Hüküm ve hikmet sahibi, her şeyi hikmet üzere, yerli yerinde mükemmel şekilde yaratan, yarattığı mevcudatına hükmeden, bütün emirleri, işleri, yasakları hikmetle dolu olan, mutlak ve hakiki hakîm demektir.
El-Hakîm Anlamı Kısaca
Hakîm ismi kelime anlamı olarak; Hikmet sahibi, bilge, çok bilgili, âlim ve her şeye hükmeden anlamlarına gelir.
Allah’ın sıfatlarından Hakim sıfatı; her şeyden üstün ve hikmetle iş gören, hükümlerinde ve işlerinde hikmetle her şeyi bilen ve yapan, en ince ayrıntısına kadar hesap eden, bilen anlamına gelir.
Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah Azîz (mutlak güç sahibi) ve Hakîm (hüküm ve hikmet sahibi)’dir. (Lokmân, 27)
El-Hakim isminin ebced değeri ve zikir adedi 78 adettir. Zikir saati Zühre, günü Cuma’dır.

Özellikleri, Fazileti ve Faydaları:
İlminin artması ve ilimde ilerlemek için El-Hakim ism-i şerifi 78 defa her gün okunur.
5 vakit namazdan sonra 78 kere “Ya Hakim Celle Celalühü” zikrine devam eden kimse ibadetleri ölçüsünde hikmet sahibi olur ve öğrenme kabiliyeti artar.
“Ya Hakim” esması her gün 78 defa okuyan kimsenin sözlerinde hikmet hasıl olur ve kalbi hikmet nuruyla nurlanır, manevi sırları keşfeder.
El-Hakim ism-i şerifini zikir günü ve saatinde okuyan kimse ilim ve hikmet yönünden ilerler.
“Ya Hakîm” ismi hasta üzerine okunursa Allah’ın izniyle hasta şifa bulur.
“Ya Hakîm” ismi sevdiği biri için kavuşmak ve sevgisini kazanmak için her gün okunması tavsiye edilmiştir.
El-Hakim ism-i şerifini her gün okumayı kendine adet edinen kimse üzüntü, sıkıntı ve darlıktan Allah’ın izni ile kurtulur.
Ebced değeri, zikir sayısı, zikir günü ve zikir saati:
Ebced değeri ve zikir sayısı: 78
Zikir günü: Cuma
Zikir saati: Zühre (Sabah güneş doğarken ve ikindi namazı sonrası. Gece okumalarında akşam namazından sonra ve gece yarısı)
Risale-i Nur’da El-Hakîm Yansıması
Hiç mümkün müdür ki, semâvât ve arzı halk eden bir Sâni-i Hakîm, semâvât ve arzın en mühim neticesi ve kâinatın en mükemmel meyvesi olan insanları başıboş bıraksın, esbab ve tesadüfe havale etsin, hikmet-i bâhiresini abesiyete kalb etsin? Hâşâ! (Mektubat)
e bilhassa her ferd-i hayvânînin bedenindeki hüceyrâtın ve kan mecrâlarının ve kandaki küreyvâtın ve o küreyvattaki zerrelerin o derece ince ve hassas ve harika muvazeneleri var; bilbedâhe ispat eder ki, her şeyin dizgini elinde ve her şeyin anahtarı yanında ve bir şey bir şeye mâni olmuyor, umum eşyayı bir tek şey gibi kolayca idare eden bir tek Hâlık-ı Adl u Hakîmin mizanıyla, kanunuyla, nizamıyla terbiye ve idare oluyor. (Lem’alar)
İşte, Hâlıkımızdan sorduğumuz âhirete dair sualimize Rahmân, Hakîm, Adl, Kerîm, Hâkim isimleri mezkûr hakikatle cevap veriyorlar; şeksiz, şüphesiz, güneş gibi âhireti ispat ediyorlar. (Şualar)
El-Hakîm Arapça Yazılışı : الحكيم
El-Hakim ile ilgili Allahu Teala’nın diğer isimleri ve Sıfatları
Sâni-i Hakîm: Her şeyi hikmetle yaratan ve her şeyin sanatkarı olan Allah
Kur’ân-ı Hakîm: Her ayet ve suresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kuran
Hakîm-i Mutlak: Her şeyi hikmetle yapan, sınırsız hikmet sahibi olan Allah
Hakîm-i Zülkemal: Sonsuz mükemmellik sahibi olan ve her şeyi hikmetle yaratan Allah
Hakîm-i Rahîm: Her şeyi hikmetle yaratan ve çok şefkatli ve merhametli olan Allah
Rabb-i Hakîm: Her şeyi hikmetle yapıp her şeyi idare ve terbiye eden Allah
Hakîm-i Zülcelâl: Sonsuz yücelik ve heybet sahibi olan ve her şeyi hikmetle yapan Allah
Fâtır-ı Hakîm: Her şeyi hikmetle ve üstün sanatıyla yoktan yaratan Allah
Hâlık-ı Adl u Hakîm: Her şeyi adaletle ve hikmetle yaratan Allah
Allah Hakîm’dir. Her şeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerinde aratan O’dur. Her işi, her icraatında hikmetle iş görür. Faydasız, boş ve tesadüfî bir işi yoktur. Her emir ve fiilinde hikmet, fayda ve maslahatları vardır. Yaptığı her iş, yarattığı her mahluk kainatla alakalı hikmetlerle doludur. Kainatın hiçbir yerinde nizam, intizam ve diğer sıfatları ile birlikte hiçbir hadisede ve varlıkta abesiyete yer yoktur.


El-Hakim ism-i şerifi geçen Kuran Ayetleri
Bakara suresi 129. Ayet: Rabbenâ veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu).
Anlamı: “Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun, kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları her kötülükten arındırsın. Şüphesiz ki Sen, Sen, Azîz’sin, Hakîm’sin.
Bakara Suresi 209. Ayet: Fe in zeleltum min ba’di mâ câetkumul beyyinâtu fa’lemû ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Anlamı: Size apaçık deliller geldikten sonra, eğer yine de (Allah’a ulaşan yoldan) saparsanız, bilin ki Allah, gerçekten mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Bakara suresi 260. Ayet: Ve iz kâle ibrâhîmu rabbî erinî keyfe tuhyil mevtâ kâle e ve lem tu’min kâle belâ ve lâkin li yatmainne kalbî kâle fe huz erbeaten minet tayri fe surhunne ileyke summec’al alâ kulli cebelin minhunne cuz’en summed’uhunne ye’tîneke sa’yâ(sa’yen), va’lem ennallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Anlamı: Hz. İbrâhîm: “Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster.” demişti. (Allah) “İnanmıyor musun?” buyurdu. (Hz. İbrâhîm de): “Evet (inanıyorum). Fakat kalbimin tatmin olması için.” dedi. “Öyleyse kuşlardan dört tane tut, sonra onları kendine alıştır (parçalayıp) her dağın üzerine onlardan bir parça koy, sonra da onları çağır. Sana koşarak gelirler. Ve Allah’ın, Azîz (ve) Hakîm olduğunu bil!”
Hicr suresi 25. Ayet: Ve inne rabbeke huve yahşuruhum, innehu hakîmun alîm(alîmun).
Anlamı: Ve muhakkak ki; senin Rabbin, O, onları haşreder (huzurunda toplar). Muhakkak ki; O, Hakîm’dir, Alîm’dir.
Lokman suresi 27. Ayet: Ve lev enne mâ fîl ardı min şeceratin aklâmun vel bahru yemudduhu min ba’dihî seb’atu ebhurin mâ nefidet kelimâtullâhi, innallâhe azîzun hakîm(hakîmun).
Anlamı: Ve eğer arzda (yeryüzünde) bulunan ağaçlar kalem olsaydı ve denizler (mürekkep olsaydı) ve ondan sonra, onun yedi katı daha deniz eklenseydi, Allah’ın kelimeleri tükenmezdi. Muhakkak ki Allah; Azîz’dir (çok yüce), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibi).
Hucurat suresi 8. Ayet: Fadlen minallâhi ve ni’meten, vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
Anlamı: (Bu) Allah’tan bir fazl ve ni’mettir. Ve Allah; Alîm’dir, Hakîm’dir.
Ahkaf suresi 2. Ayet: Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîm(hakîmi).
Anlamı: Kitab’ın indirilmesi, Azîz ve Hakîm olan Allah tarafındandır.
Yunus suresi 1. Ayet: Elif lâm râ, tilke âyâtul kitâbil hakîm(hakîmi).
Anlamı: Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar, Hikmetli Kitab’ın âyetleridir.
Yunus suresi 109. Ayet: Vettebi’ mâ yûhâ ileyke vasbir hattâ yahkumallâhu, ve huve hayrul hâkimîn(hâkimîne).
Anlamı: Ve sana vahyolunan şeye tâbî ol! Ve Allah, hükmedinceye (hüküm verene) kadar sabret! Ve O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
Hadid suresi 1. Ayet: Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Anlamı: Semalarda ve arzdaki herşey Allah’ı tesbih etti (ve etmektedir). Ve O; Azîz’dir, Hakîm’dir.
Tin suresi 8. Ayet: E leysallâhu bi ahkemil hâkimîn(hâkimîne).
Anlamı: Allah, hakimlerin en güzel hüküm vereni değil mi?
Tahrim suresi 2. Ayet: Kad faradallâhu lekum tehillete eymânikum, vallâhu mevlâkum, ve huvel alîmul hakîm(hakîmu).
Anlamı: Allah, (gereksiz) yeminlerinizi (kefaretle) çözmenizi size farz (meşru) kılmıştır. Ve Allah, sizin dostunuzdur ve O; Alîm’dir (en iyi bilendir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Enam suresi 114. Ayet: E fe gayrallâhi ebtegî hakemen ve huvellezî enzele ileykumul kitâbe mufassalâ(mufassalan), vellezîne âteynâhumul kitâbe ya’lemûne ennehu munezzelun min rabbike bil hakkı fe lâ tekûnenne minel mumterîn(mumterîne).
Anlamı: Artık Allah’tan başka bir hakem mi arayayım? Size Kitab’ı açıklanmış (tafsilatlı) olarak indiren O’dur. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, O’nun, senin Rabbinden hak ile indirildiğini biliyorlar. O halde sakın sen, şüphe edenlerden olma!
Araf suresi 87. Ayet: Ve in kâne tâifetun minkum âmenû billezî ursiltu bihî ve tâifetun lem yu’minû fasbirû hattâ yahkumallâhu beynenâ, ve huve hayrul hâkimîn(hâkimîne).
Anlamı: Ve eğer içinizden bir kısmınız (bir grup), onunla gönderildiğim şeye inanır ve bir kısmınız (diğer bir grup) inanmazsa, o taktirde Allah, aramızda hüküm verinceye kadar sabredin. O, hüküm verenlerin en hayırlısıdır.
Haşr suresi 24. Ayet: Huvallâhul hâlikul bâriul musavviru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Anlamı: O Allah ki; Yaratan’dır, Bâri’dir (yokken var eden), Musavvir’dir (şekil verendir), güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olanlar O’nu tespih eder. Ve O; Azîz’dir (yücedir), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibidir).
Fatır suresi 2. Ayet: Mâ yeftehillâhu lin nâsi min rahmetin fe lâ mumsike lehâ, ve mâ yumsik fe lâ mursile lehu min ba’dihî, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu).
Anlamı: Allah, rahmetinden insanlar için ne açarsa (genişletirse), o taktirde onu tutacak yoktur. Ve neyi tutarsa, artık O’ndan sonra onu gönderecek (serbest bırakacak) da yoktur. Ve O; Azîz’dir (üstün, yüce), Hakîm’dir (hüküm ve hikmet sahibi).
Sebe suresi 1. Ayet: El hamdu lillâhillezî lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı ve lehul hamdu fîl âhirati, ve huvel hakîmul habîr(habîru).
Anlamı: Hamd, göklerde ve yerde olan varlıklar kendisine ait olan Allah’a aittir. Ve hamd, ahirette de O’na aittir. Ve O, Hakîm’dir (hikmet ve hüküm sahibi), Habîr’dir (herşeyden haberdar olan).
Hud suresi 1. Ayet: Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min ledun hakîmin habîr(habîrin).
Anlamı: Elif, lâm, râ. (Bu), âyetleri muhkem kılınmış (sağlamlaştırılmış), sonra Hakîm (hüküm sahibi, hikmet sahibi) ve Habîr (herşeyden haberdar) olanın katından fasıl, fasıl açıklanmış bir Kitap’tır.
Kaynakça 1 (*) (Sadreddin-Konevi Esma-ül Hüsna Şerhi)
el-Hakîm, her şeyi menziline indiren ve yerli yerine yerleştiren demektir.
***
Bilinmelidir ki:
Hikmet, ilimden daha özeldir, çünkü ilim hikmetin düzenlediği tarzıyla malûma ilişir. Binaenaleyh
her hikmet sahibi alimdir; buna karşın her alim hakîm değildir.
Hikmet, muhakkike göre, rütbe olarak ilimden daha üstündür. Bu nedenle Hak Teâlâ, kendisine
bolca verdiği nübüvvet ve kitap ilminin yanı sıra, hikmet ile ve kitabı ayırt etmekle[81] Davud (as.)
peygambere ikrâmda bulunmuştur.
Faslü’l-hitap, anlayış sahibi için gereken yerde veciz söylemektir. Nice yer vardır ki, dinleyenin
anlaması için kelâmın tekrarlanması gerekir. Bu nedenle Hz. Peygamber, en düşük derecede bulunan
insanı gözetmek için, konuştuğunda sözlerini üç defa tekrarlardı.
Binaenaleyh, bir yerde veciz konuşmayı gerektiren hikmet, aynı şekilde başka bir yerde
tekrarlamayı ve çokça söylemeyi gerektirebilir. Hakim, bir şeyin şöyle olmasına hükmeder;
mertebeler ise, özellikleriyle hükmü kendilikleriyle gerektirirler. Böylelikle, o şeye dair hüküm
mertebelere ait olduğu gibi, mertebeler hakkındaki hüküm de o şeye ait olur; neticede iş/emir,
kendisinden yine kendisine döner.
***
Ehlullah’tan bazıları, tertip sırrını keşfederler ve bu onları korkuya ve hayrete sevk eder.
Bazıları ise, sadece hükmü varlıkta gerçekleştikten sonra bunu öğrenirler, böylece onlar,
maslahatlarını bilmediklerini itiraf ederler. Ârifin himmet kuşunun varabildiği son nokta, cehaletiyle
şunu öğrenmesidir: Varlıkta zâhir ve vaki her şey, ilâhî hikmetin kabzasındadır ve o, el-Hakîm ve elKâdir ’in mertebesinden sadır olmaktadır.
İşte bu bilgi, kişiyi sürekli ferahlatmak ve hoşnut etmenin yanı sıra, nimetleri hızlandıran âmildir.
Tevekkül ve işleri Hakka havale etme de, buna dayanır; gayenin zail olmasıyla zorlama ve gazap da
kişiden gider.
Çünkü cehalet ve niza, maksada uygun olmayan şeylerde ortaya çıkar. Müşâhede sahibinin ise,
hiçbir şey maksadıyla çelişmez; onun gayesi, el-Hakîm’in sırlarını mütalaa etmede silinmiştir.
Kaynakça 2 (*) (İbn Arabi / Allah’ın İsimlerinin Sırları, Manalarının Keşfi)
Taalluk:
Allah bütün varlıkları yerli yerinde belli bir düzen, zaman ve mekân içerisinde oluşturduğu ve konumlandırdığı gibi, seni de bu özelliklerle nasiplendirmesi için bu isme ihtiyaç duyarsın.
Tahakkuk:
Hakim isminde, kazaya yönelik bir yön bulunmaktadır. Hakem ismi, varlıktan yerli yerinde yaratmak demektir. Varlıklar arasında gizli, mükemmel ve ahenkli bir ilişki bulunduğunu bildiren Hikmet boyutundan bahsetmiştik.
Tahalluk:
Bir kimse, ilim, hikmet ve amelle yani “kesb” ile evrendeki varlıkların bilgisine ulaşırsa ve özel ihtiyacıyla bağlantılı olan Allah’ın isimleriyle dua ederse, o
kul, bu isimle tahalluk etmiş olur.


